İş inovasyonunu en üst düzeye çıkararak iş potansiyelinizi ortaya çıkarıyoruz.
Eposta GönderAspartik Asit, 56-84-8, L-aspartat
Aspartik asit (Asp, D) proteinlerin yapısında bulunan 20 standart aminoasitten biridir. Anyonik formunun adıyla aspartat olarak da bilinir.
Vücuttan zararlı amonyağın atılmasına yardımcı olur. Amonyak dolaşım sistemine girdiği zaman toksik bir madde olarak hareket eder ve merkezi sinir sistemine zarar verebilir. İncelemeler, aspartik asitin dayanıklılığı ve yorgunluğa direnci artırabileceğini göstermiştir.
Diğer birçok amino asitte olduğu gibi bu amino asitin de hem L- hem de D- isomeri vardır. Aber aktiv olan diğer bir deyişle doğada var olan isomeri L- Aspartik asit'dir. Bu yazıda ya da bilimsel makalelerde Aspartik asit L- ya da D- olarak hiçbir ön ek almayarak sadece Aspartik asit diye bahsedilmişse, burada bahsi geçen L- Aspartik asit'dir.
Adından anlaşılabileceği gibi, aspartat, asparajinin karboksilik asit analoğudur. İnsan vücudu ihtiyacı olan aspartatı sentezleyebildiği için dışarıdan besinlerle alınması hayati önem taşımaz. Proteinlerin yapıtaşı olmak dışında, aspartat beyinde nörotransmiter olarak da kullanılabilir ve üre döngüsünde ve glukoneogenez esnasında metabolit olarak rol alabilir. Nörotransmiter olarak kullanılan aspartatın yorulmaya karşı direnç sağlayarak dayanıklılığı artırabildiği hipotezi öne sürülmüştür, fakat destekleyen deneysel kayıtlar çok güçlü değildir.
Temel olmayan amino asit çeşitlerinden biri olan aspartik asit, D-aspartik asit ya da 2-amino bütanedioik olarak da bilinmektedir. Vücudun ürettiği amino asitlerden olan aspartik asit testislerde ve beyinde üçüncü ventrikülün ön beyin bölgesinde yer alan hipotalamusta bulunur. Vücutta biriken amonyağı temizleyen bu asit türü, amonyağın kan dolaşımında toksik bir madde olarak bulunmasını önler. Amonyak, merkezi sinir sistemini olumsuz etkileyebilir.
Diğer amino asitlerde olduğu gibi aspartik asitte de D- ve L-izomerleri bulunmaktadır. Vücudumuz ihtiyacı olan aspartatı sentezleyebilmektedir. Bundan dolayı dışarıdan besin ya da takviye yöntemi ile alınması elzem değildir.
Aspartik asit üzerinde yapılan çalışmalar özellikle testosteron üzerinde nasıl etiketlere sahip olduğu ile alakalıdır. Bazı çalışmalar aspartik asidin testosteron seviyesini olumlu etkilediğini ortaya koyarken bazı çalışmalar herhangi bir etkisinin olmadığı sonucunu vermiştir.
Yapılan çalışmalarda, aspartik asit kullanan 23 erkeğin 20’sinde yüzde 42’lik bir testosteron artışı görülmüştür. Ancak bu etki aşırı kilolu obez erkeklerde farklı bir sonuç vermiştir. Bazı kilolu erkeklerde herhangi bir testosteron artışı görülememiştir. Testosteron seviyesini yükselten aspartik asit, eretil disfonksiyon tedavisi için oldukça etkilidir. Eretil disfonksiyon yaşayan bir erkekte kardiyovasküler hastalıklar, yüksek tansiyon, diyabet gibi rahatsızlıklar daha sık görünmektedir.
Yapılan bazı çalışmalar, aspartik asidin erkeklerde doğurganlığı arttırdığı sonucuna varılmıştır. Sadece sperm sayısını değil aynı zamanda spermlerin hareket kabiliyetlerini ve mobilitesini de artırmaktadır. Aspartik asit kullanan erkeklerin partnerlerinde doğum oranı artış göstermiştir.
Aspartik asitler zengin besinlerde yer alan bir amino asittir. Diyet programı uygulayan birinin programında pek çok aspartik asit içeren besin bulunur. Bu besinler şunlardır:
L-aspartat pişirme sırasında D-aspartata dönüşebilir. Özellikle pastörize edilmiş sütlerde, pastörizasyon işlemi sırasında çiğ süte oranla iki kat daha fazla D-aspartit oluşur.
Aspartik asit eksikliği erkeklerde ve kadınlarda doğumsal metabolizma ve üreme gibi patolojik tablolarda ortaya çıkar. Genel olarak görülebilecek aspartik asit eksikliği belirtileri şu sorunlar olabilir:
Vücudumuz aspartik asidi üretebildiği için bu amino asidin eksikliği çok sık karşılaşılan bir sorun değildir.
Her ne kadar vücudumuz esansiyel amino asitlerden biri olan aspartik asit üretse de, günlük alınması gereken ek oranın alınmaması durumunda aspartik asit eksikliği yaşanabilir. Sağlıklı bir yetişkin günde ortalama olarak 500 ila 200 mg aspartik asit almalıdır.
Aspartik asidin dozundan fazla kullanılması ile alakalı olarak buna bağlı olan herhangi bir risk faktörünün olduğunu gösteren bilimsel bir çalışma ve veri yoktur. Ancak yine de birey, her amino asitte olduğu gibi aspartik asit çeşitlerinde de aşırı tüketimden kaçınmalıdır.
Aspartik asit fazlalığının neden olduğu ile alakalı bilimsel bir çalışma olmasa da, sağlıklı bir beslenme programına alternatif olarak aspartik içeren besinler kullanılmamalıdır. Beslenme uzmanınızdan aldığınız beslenme programını uygulayarak aspartik asit fazlalığı yaşamaktan kurtulmuş olursunuz.
İnsan vücudunda yetersiz oranda bulunan maddeleri dışardan tamamlarken kullanılan gıda takviyelerine supplement denmektedir. Bazı amino asit supplementlerinde aspartik asit bulunmaktadır; ancak yalnızca aspartik asit takviyesi yapmak isteyen bir kullanıcı için de farklı supplementler bulunmaktadır.
Aspartik supplement alacak biri güvenilir ve kaliteli bir markayı tercih etmelidir. Bazı supplementlerde %100 oranında aspartik bulunurken bazı supplementlerde bu oran daha düşüktür. Supplementin kullanımı gelişigüzel bir şekilde yapılmamalıdır. Mutlaka uzman görüşlere önem verilmeli ve günlük kullanım miktarı buna göre belirlenmelidir.
Supplement olarak aspartik asit kullanacak bir yetişkin için standart doz günlük 2000 ila 3000 mg arasıdır. Toz yerine doğal gıdalarla almak isteyenler için ise günlük doz 500 ila 2000 mg arasındadır.
Sporcu beslenmesinde aspartik asidin önemli bir yeri olsa da, genellikle antrenman performansını arttırması için aspartik asit kullanımına rastlanılmamaktadır. Bunun belli başlı nedenleri vardır. BCAA gibi vücut tarafından üretilemeyen amino asitlerin alımı antrenman performansını çok daha fazla olumlu etkiler. Yine de aspartik asit hücreleri yenileyeceği için yorgunluğu gidermekte etkili olur; ancak antrenman performansını arttırabilecek çok daha etkin ve ana amacı bu olan amino asitler vardır.
Özellikel D-aspartik üzerinde yapılan çalışmalar, sağlıklı yetişkin bireylerde yağsız kas kütlesini güçlendirme ve onarmada aspartik asidin çok fazla etkisi olmadığını ortaya koymuştur.
Aspartik asidin özellikle insan sağlığı için oldukça önemli olduğunu hem uzman hekimler hem de uzman beslenme uzmanları belirtmektedir. Yapılan çalışmaların sonucunda farklı sonuçlar elde edilmiş olsa da, testosteron sağlığı, sperm sayısı ve sperm kalitesi, seminal hareketlilik gibi pek çok konuda aspartik asidin olumlu etkileri raporlanmıştır. Bu çalışmaların bilimsel raporları ve güvenilirliği uzmanlarca hala farklı çalışmalarla değerlendirilmektedir.
Bu amino asidi hem doğal besinler aracılığı hem de supplement aracılığı ile kullanmak güvenilirdir. İnsan vücudu zaten kendi kendine bu amino asit türünü üretmektedir. Anne sütü kullanımından mama kullanımına geçmiş bebeklik yaşlarından itibaren içeriğinde aspartik bulunan besinler her yaş grubu tarafından güvenilir bir şekilde tüketilebilir.
90 güne kadar kullanımda herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Yine de uzun vadeli kullanımdaki güvenilirlik derecesi için daha kesin klinik deney sonuçları beklenmelidir.
Aspartik asit tozunu su ya da süt ile karıştırarak günlük kullanım miktarını aşmayacak şekilde kullanabilirsiniz. Günlük kullanım miktarı kadar aspartik asidin neden kullanıldığı da nasıl kullanılması gerektiğini belirleyen faktörler arasındadır.
Bu amino ait çeşidi, ilk olarak Auguste-Arthur Plisson ve Étienne Ossian Henry adlı kimyagerler tarafından ortaya atılmış bir kavram olarak tarihe geçmiştir. Kuşkonmaz suyu ile izole edilen asparajinin hidrolizi yardımı ile keşfedilmiştir.
İlk olarak 1806 yılında yapılan deneylerle keşfedilmiş olsa da, kavram olarak ortaya çıkışı 1827 yılında olmuştur.
Aspartik asidin kelime kökeni, D- ve L- olarak iki forma sahip olması ve anyonik formunun adı olan aspartattan gelmektedir.
Esansiyel amino asitler, vücutta üretilemeyen amino asitlerdendir. Aspartik asit vücut tarafından üretilebilen bir amino asit olduğu için esansiyel amino asit sınıfına girmez.
Aspartik asidin eklem sağlığı için önemine ilişkin herhangi bir klinik çalışma bulunmamaktadır.
Aspartik asidin kalp sağlığına doğrudan bir katkısı olduğunun kanıtlanmış bir çalışması yoktur. Ancak özellikle testosteron seviyesini yükseltmesi kalp hastalıkları riskini azaltmaya yönelik bireye katkı sağlamaktadır.
Aspartik asidin formülü şudur: C4H7NO4
Aspartik asidin CAS kayıt numarası 617-45-8’dir. Kimyasal moleküllerin bilgi tabanını belirten PubChem numarası ise 424’dür. Molekül kütlesi 133,10 g·mol−1’dir. 270 santigrat derecede parçalanmaya başlar.
Aspartik asit, proteinlerin yapı taşlarından biridir. Bu açıdan insan sağlığına olan pek çok katkısı vardır. Proteinlerin yapı taşlarından biri olması dışında beyinde nörotransmiter olarak da kullanılabilir. Günümüzde aspartik asidin aspertat ile olan ilişkisi ve bunun insan sağlığına olan etkileri araştırılmaya devam etmektedir.
Aspartik asidin uyku üzerinde nasıl bir etkisinin olduğunu araştıran bir çalışma olmasa da, hormonlar üzerindeki etkileri ve yorgunluğu azalttığına yönelik yapılan araştırmalarda uyku üzerine olumlu etkileri olabileceği üzerinde durulmaktadır.
Asparajin, artı yüklü elektroda doğru hareket eden bir amino asittir. Bu sınıflandırmaya göre asparajin asidik bir amiddir.
Aspartik ve glutamik asidin birleşmesi ile oluşan asparagin, yüksüz yan zincirlere sahiptir. Bundan dolayı tıpkı glutamin gibi asparagin de polar bir amino asittir.
Aspartik Asit ve Aspartat Aynı mı?
Aspartik asidin anyonik formu ile oluşmasına aspartat denir. Bu iki kavram birbirleri ile aynı şeyi ifade ederler. Bu açıdan bakıldığında aspartik ve aspartat aynı şeydir.
Asidik amino asitlerden olan aspartik, artı yüklü elektroda doğru hareket etmektedir. Nötral olarak asidik amino asitler sınıfındadır.
D-aspartik asit T-hormonunu arttırmaktadır. T-hormonunun artması ile birlikte hem sperm sayısı hem de böbrek üstü bezlerde üretim artar. Bu amino asit, L-aspartik asit ile karıştırılmamalıdır. İki amino asit aynı sonucu vermez.
D-AA olarak da bilinen bu asit üzerinde yapılan çalışmalarda, 3 ay boyunca günlük olarak alınan D-AA’ların sperm hareketliliği ve testosteron seviyesinde % 30 ila 60’lık artış olduğu saptanmıştır. Sağlıklı yetişkin erkeklerde ise bu oran %42 olarak raporlanmıştır. Çalışma sonucunda testosteron seviyesi düşük olan kişilerde D-AA’ların seviyeyi yukarı çıkardığı görülürken, testosteron seviyesi normal ya da yüksek erkeklerde faydalı olmadığı görülmüştür.