İş inovasyonunu en üst düzeye çıkararak iş potansiyelinizi ortaya çıkarıyoruz.
Eposta GönderKorozyon İnhibitörleri, bir metalin çevre ile reaksiyona bağlı bozulması olayıdır.
İnhibitör tanım olarak kimyasal bir reaksiyonun gerçekleşmesini engelleyen kimyasal maddededir.
İnhibitörlere örnek olarak, metallerin yükseltgenmesinin yavaşlatılması olayı veya bakteri enzimlerinin inhibitörü antibiyotiklerdir.
Korozyon İnhibitörleri metal yüzeyleri korozyona karşı korumanın en etkili yollarından bir tanesidir. Etki düzeyleri, kimyasal bileşim, moleküler yapıları ve inhibitörlerin metal yüzey üzerindeki adsorbsiyon kalınlıkları ile alakalıdır.
Korozyon İnhibitörleri iyonik sıvı, poliyonik sıvı ve grafen olarak ortaya çıkmaktadır. Bu korozyon inhibitörleri arasında, grafen dikkat çekici özellikleri, gömülme ve üretim stratejilerinden kaynaklı dikkat çekmektedir.
Bu gibi inhibitörlerin, anti-korozyon kaplamaları için karakterizasyon, yapı-özellik-performans ilişkilerinin kesin tanımı önemlidir.
İnhibitörler yeni nesil PIL bazlı kaplamaların oluşturulmasına bir olanak sağlamaktadır. Bu sayede farklı formdaki heteroatomlara sahip PIL korozyon inhibitörleri sayesinde daha yüksek bariyer özellikleri oluşturması sayesinde daha iyi metal koruma sağlamaktadır. Bu PIL korozyon inhibitörlerini eşsiz kılmaktadır.
Bunun yanında İyonik Sıvı, PIL ve Grafen kombinasyonu ile elde edilen inhibitör’ün nihai önleyici korozyon kaplamasına katkı sunabileceği aşikardır.
Metal korozyonu Dünya çapında endüstrilere her yıl yaklaşık 300 Milyar $’ dan fazla maliyet getiren önemli bir sorundur.
Bu nedenle proseslerde inhibitörler kullanılarak, metal yüzey üzerinde ince bir adsorbe film tabası oluşturulur. Bu sayede metal yüzey üzerinde ve derinlerinde aşınmaya sebebiyet verecek maddelerin bu alanlara ulaşmaması sağlanır.
Soğutma suyu sistmelerinde meydana gelen birikintiler vardır. Bunları gidermek için kullanılır.
Bunlar arasında en çok dikkati çeken korozyon inhibitörleri kendini iyileştiren kaplama ve korozyon inhibitörleridir.
Kendiliğinden iyileşen Korozyon İnhibitörleri, iyileşme mekanizmaları yolu ile hasarı onarabilme yeteneğine sahip olan ve 3 türe ayrılan biyolojik sistemlerden ilham alır. Bunlar; Mikroenkapsülasyon, vasküler esaslı olanlar ve intrinsik materyaller olarak bilinmektedir.
Basit bir ifadeyle korozyon kimyasal işlemlerle malzemelerin bozulması olarak değerlendirilebilir. Bunlar içerisinde en önemli olanları metallerin elektrokimyasal korozyonudur.
Genel olarak korozyon hem akıntı hem de katodik bölgelere sahip iki aşamalı elektrokimyasal bir işlemdir. Buradaki korozyon yüklerin akışı (elektronlar ve iyonlar) ile hem ıslak hem de kuru koşullarda gerçekleşmektedir.
Islak korozyon ile mücadele etmek zordur. Islak korozyon oda sıcaklığında veya yakın sıcaklıkta ve hatta elektrolit varlığında ve su varlığında hakim bir korozyondur.
Korozyon işlemi bir yüzey reaksiyonu olduğundan dolayı bir yüzey tabakasına çok küçük bir konsantrasyonda korozyon inhibitörünün eklenmesi bir metalin korozyon hızını önleyebilir veya azaltabilir. Çok az miktarda korozyon inhibitörü eklenmiş olması agresif bir şekilde metalin korozyon olayını azaltacaktır.
3 farklı çeşit olarak sınıflandırılabilir.
Bunlar;
Katodik reaksiyondaki gecikmeye neden olan inhibitörler katodik inhibitörler olarak tanımlanır. Buna benzer şekilde Anodik inhibitörler ise anodik reaksiyonları yavaşlatan inhibitörlerdir. Hem katodik hem de anodik reaksiyonları yavaşlatan inhibitörler ise karışık inhibitör denir. Karışık inhibitörler genellikle adsorpsiyon mekanizması ile çalışır ve bu inhibitörlere adsorbsiyon inhibitörleri denir. Genellikle inorganik inhibitörler, katodik veya anodik etkiye sahipken, organik inhibitörler ham katodik hem de anodik etkiye sahiptir.
İnorganik inhibitörlerin toksik olması nedeniyle, özellikle asit ortamında çelik yapıların korunması nedeniyle çeşitli organik inhibitörler, korozyon önleyici inhibitör olarak kullanılmaktadır.
Buradan da anlaşılacağı gibi organik inhibitörler, asit ortamındaki çeliklerin korunmasında inorganik inhibitörlere kıyasla daha etkilidir.
Adsorbsiyon inhibitörleri metali 3 olası yöntem ile korurlar. Bunlar aşağıdaki gibidir.
Elektrostatik adsorpsiyon inhibitör ve metal yüzey arasında meydana gelen elektrostatik çekimin sonucunda işlevsellik kazanır. Fiziksel olarak adsorbe edilen inhibitörler hızla etkileşim yapar. Fakat bu inhibitörler yüzeyden kolay bir şekilde çıkarılır.
En etkili inhibitörler kimyasal olarak adsorbe olan inhibitörlerdir (Kemisorbe edilmiş). Kemisorbsiyon önleyici moleküller ve metal yüzey arasında yük paylaşımı veya yük aktarımının sonucunda meydana gelir. Kimyasal adsorpsiyon, fiziksel adsorpsiyon’a göre daha yavaştır ve tamamen geri döndürülemez.
İnhibitörlerin film oluşturma mekanizması inhibitör moleküllerin yüzey reaksiyonlarına ve hem anodik hem de katodik alanları inhibe ederek yüzeyde film tabakası oluşturması prensibine dayanmaktadır. Organik inhibitörler, metal yüzey üzerine adsorbe edilmiş koruyucu bir hidrofobik film oluşturabilirler. Aslında organik molekülün polar grubu doğrudan metale bağlıdır. Ve polar olmayan uç metal yüzeye dikey yönde yönlendirir.
Bu sayede korozif etki gösteren türlerin yayılmasını önleyebilir ve elektrokimyasal saldırılara karşı bir engel oluşturabilir.
Çoğu organik inhibitör en az bir fonksiyonel grup içermektedir. Organik inhibitörlerin adsorpsiyon gücü, bu molekülün yerine organik molekülde bulunan hetero atomun yüküne bağlıdır. Buradaki molekülün geri kalanının yapısı fonksiyonel yapıdaki yük yoğunluğunu etkiler.
Bu gruptaki kimyasal ailelere ait organik korozyon inhibitörleri mükemmel performans özelliklerine sahiptir.
Karbon Çeliği üzerinde korozyonu önlemek için doğal bir koruyucu olan Mono Etanol Amin ile gerçekleştirilebilir. Mono Etanol Amin katodik ve anodik reaksiyonlarını azaltabilen organik bir korozyon önleyici etkisi gösterir.
Karbon çeliği üzerindeki korozyonun önlenmesi sırasında kemisorpsiyon işlemi, inhibitör molekülünden metale olan bağ ve yük transferinden etkilenmektedir. Bu sayede metal yüzey üzerinde koruyucu film tabakası oluşmaktadır.
Alkanolaminler CO2 absorbsiyon sistemlerinde korozyon inhibitörü olarak görev yapmaktadır.
Bu sayede metal yüzeyinde korozyon oluşumu önlenmiştir.
Metal yüzeyleri korumak veya korozyonu yavaşlatmak için kullanılan kimyasal maddelere korozyon inhibitörleri denir. Diğer durumlarda bu kimyasallar, metal yüzeyini kaplayarak veya korozyona yol açan reaksiyonları engelleyerek çalışır. Metallerin çevresiyle kimyasal veya elektrokimyasal reaksiyonlar sonucu bozulması süreci korozyon olarak adlandırılır ve bu, endüstriyel ekipmanlar, boru hatları, otomobiller ve birçok metal yapı için büyük bir sorundur. Bu yapılar, ömürlerini uzatmak ve performanslarını korumak için korozyon inhibitörlerine ihtiyaç duyar.
Korozyon inhibitörleri, metal türüne ve kullanıldıkları ortama bağlı olarak birkaç farklı şekilde sınıflandırılabilir. Başlıca korozyon inhibitörü türleri şunlardır:
Korozyon önleme için metal yapılar ve ekipmanlarda kullanılan tüm türler ve yöntemlerdir. Bunlar korozyon inhibitörleri ile birlikte veya olmadan kullanılabilir. Başlıca korozyon koruyucu yöntemler ve malzemeler şunlardır:
Metal yapıların ve ekipmanların ömrünü uzatmak, korozyon inhibitörleri ve korozyon önleyici yöntemlere dayanır. Korozyon, metal yüzeylerini zayıflatır, yapısal bütünlüğü tehlikeye sokar ve güvenlik risklerini artırır. Bu nedenle, endüstriyel süreçlerin, altyapıların ve ekipmanların verimli ve güvenli bir şekilde çalışmasını sağlamak için korozyon kontrolü kritik öneme sahiptir.
Metal yüzeyleri korumak için doğrudan kimyasal etki de korozyon inhibitörleri aracılığıyla sağlanır. Gerçekte, anodik, katodik inhibitörler, film oluşturucu inhibitörler ve oksijen inhibitörleri gibi çeşitli inhibitör türleri mevcuttur ve elde edilen koruma genellikle geniş kapsamlıdır. Kaplamalar, galvanizasyon, katodik koruma ve malzeme seçimi gibi korozyon önleyici teknikler, metal yüzeylerine aynı anda hem fiziksel hem de kimyasal koruma sağlar.
Başarılı bir korozyon kontrolü için doğru inhibitörlerin ve önleme yöntemlerinin seçilmesi gerekir. Metal yüzeylerin, belirli koşullara ve korozyon mekanizmalarına maruz kaldığı ortamlara göre bu seçimin yapılması önemlidir. Uygun uygulamalar ile metal yapılar daha uzun ömürlü olur, bakımı daha az maliyetlidir ve güvenli bir şekilde çalışabilir.